deyimler sözlüğü Bir nerededir.com sitesi!

deyim mi arıyorsunuz?

deyimler sözlüğümüzden bulup getirelim!

Türkçe Deyimler Sözlüğü

ayak deyimleri

lgs öğrencileri


Deyimler sözlüğümüzde bulunan, ayak ile ilgili, içinde ayak kelimesi geçen, ayak kavramını barındıran, sizler için seçilmiş ve hazırlanmış deyimlerin listesi aşağıdadır.

Deyimlerin üzerine tıklayarak anlamlarını, detaylı açıklamalarını, kullanım örneklerini ve günlük hayatımıza yansımalarını inceleyebilirsiniz.

Ve asla unutmuyoruz, dahi anlamındaki -de ve -da ayrı yazılır ;)

» ayak sözcüğünün anlamı nedir?

» ayak sözcüğünün ingilizce tercümesi

» ayak kelimesi ne demek?

ayak kelimesi ya da kavramı ile ilgili deyimler

Deyimler (56)

  • ağır ayak deyimi

    ha. (1) (gebe için) doğurmak üzere olan, doğurması çok yaklaşmış. (2) tembel, vurdumduymaz, ağırkanlı (kimse).

    (ha : halk ağzı)

  • ata nal çakıldığını görmüş kurbağa ayaklarını uzatmış deyimi

    Yetenekli, değerli kimselerin hakkı olan şeyleri, buna yaraşık olmayan da istiyor anlamında söylenir.

  • ayak altında bırakmak deyimi

    ezilmesine aldırış etmemek, korumamak. örnek: Bunları ayakaltında bırakmayın, toplayın.

  • ayak altında dolaşmak deyimi

    bir işe yaramadığı halde iş yapıyormuş gibi, başkalarının işine engel olacak biçimde, ortalıkta dönüp durmak. örnek: Şunu ayak altında dolaşmaktan çekin biraz.

  • ayak altında kalmak deyimi

    (1) çok gelinip geçilen yerde bulunmak, olmak. örnek: Burada ayakaltında kaldınız, biraz şöyle gelin. (2) çevresince hor görülmek, kendisine karşı kötü davranılmak. örnek: Zavallı ayakaltında kaldı, herkes ona yükleniyor.

  • ayak atmamak deyimi

    (bir yere) (1) hiç gitmemiş olmak. örnek: Onun evine ayak atmış değilim. (2) bir daha uğramamak. örnek: Buraya ayak atmaz oldu.

  • ayak bağı deyimi

    bakım gerektirdiği için, bir yere ya da bir işe gidilmesini güçleştiren kimse ya da şey. örnek: Bu iş ayak bağı, bir dosta gidemez oldum.

  • ayak basmak deyimi

    (bir yere) (1) ulaşmak, varmak. örnek: Sabahın sekizinde İstanbul'a ayak basmak güzeldi. (2) girmek, gelmek, uğramak. örnek: Oraya bir daha ayak basmak istemiyorum.

  • ayak basmamak deyimi

    (bir yere) (1) hiç gelmemiş ya da gitmemiş olmak. örnek: Ben oraya ayak basmadım. (2) bir daha gelmemek, uğramayı bırakmak, hiç uğramamak. örnek: Artık oraya ayak basmamak kararındayım.

  • ayak değmemiş deyimi

    insan ayağı basmamış (orman, yer). örnek: Ormanın ayak değmemiş derinliklerine daldık.

  • ayak diremek deyimi

    tutumunu, düşüncesini, kararını, isteğini vb. değiştirmemek, davranışını sonuna değin sürdürmek. örnek: Bu konuda ayak diremekle bir yere varılmaz.

  • ayak divanı deyimi

    olağanüstü durumlarda o anda bulunulan yerde toplanan kurul.

  • ayak işi deyimi

    küçük iş, getir götür işi. örnek: Ayak isi görecek biri aranıyor.

  • ayak kavafı deyimi

    çok gezen ve gezdiği yerlerde ileri geri konuşan, dedikoducu (kimse).

  • ayak kirası deyimi

    bir haber ya da eşya getirene emeğine karşılık verilen para.

  • ayak satıcısı deyimi

    gezerek mal satan kimse.

  • ayak sürümek deyimi

    (1) gönderilen yere istemeyerek gitmek. örnek: Çocuk, giderken ayak sürümekteydi. (2) verilen işi yapmama yolları aramak, geciktirmek. örnek: Böyle ayak sürümekle kurtulamazsın işten, yap da kurtul.

  • ayak uydurmak deyimi

    kendi gidişini, davranışını başkalarınınkine ya da yeni değişikliklere uydurmak. örnek: Çağa ayak uydurmak gerekir.

  • ayak üstü deyimi

    (1) ayakta durarak, oturmaksızın. (2) hemen o anda, kısa bir sürede. örnek: Bu iş ayak üstü çözülmez.

  • ayak üzeri deyimi

    (1) ayakta durarak, oturmaksızın. (2) hemen o anda, kısa bir sürede. örnek: Bu iş ayak üstü çözülmez.

  • ayak yapmak deyimi

    (1) bir şeyi bildiği halde bilmezmiş gibi konuşmak, davranmak. (2) arg. hile yapmak, dalavere çevirmek. örnek: Böyle ayak yapmakla eline bir şey geçmez.

  • ayakbastı parası deyimi

    bir yere dışardan gelen eşyadan ve insanlardan alman vergi. örnek: Eskiden bir ülkeye girenlerden ayakbastı parası alırlarmış.

  • ayaklar altına almak deyimi

    değer verilmesi gereken şeyleri çiğnemek, önemli, değerli şeyleri hiçe saymak. örnek: İnsanlığı ayaklar altına almak insana yakışmaz.

  • ayaklar baş, başlar ayak olmak deyimi

    düzen tersine dönmek, değersiz kimseler değerli kimselere buyurur duruma geçmek.

  • ayakları dolaşmak deyimi

    (1) yürürken ayakları birbirine takılmak. (2) yaptığı kötü iş kendisine zarar vermek. örnek: Ayakları dolaşmak böyle olur işte, ettiğini buldu.

  • ayakları geri geri gitmek deyimi

    bir yere isteksizce, içinden gelmeyerek gitmek. örnek: Oraya giderken inan ki ayaklarım geri geri gitmekteydi.

  • ayakları suya ermek deyimi

    gerçeğin kendi bildiği, istediği gibi olmadığını görüp, anlayıp aklı başına gelmek, gerçekleri görür duruma gelmek.

  • ayakları yere değmemek deyimi

    sevinçten hoplayıp zıplamak, pek çok sevinmek.

  • ayaklarına kapanmak deyimi

    (birinin) bir şey için bir kimseye alçalırcasına yalvarmak. örnek: O bir gün ayaklarıma kapanacak ama, bağışlamayacağım.

  • ayaklarına kara su inmek deyimi

    uzun süre dolaşmaktan ya da bir yerde uzun süre ayakta beklemekten çok yorulmak. örnek: Çarşı pazar derken ayaklarımıza kara su indi, biraz oturalım.

  • ayaklarını öpeyim deyimi

    Ha. yalvarırım. örnek: Adam, 'ayaklarını öpeyim, yapma' diye ağlıyordu.

  • ayaklarını yerden kesmek deyimi

    bir taşıta binerek yürümekten kurtulmak. örnek: Elden düşme bir arabamız oldu, ayaklarımızı yerden kestik yani.

  • ayaklarının altını öpeyim deyimi

    ha. yalvarırım. örnek: Adam, 'ayaklarının altını öpeyim, yapma' diye ağlıyordu.

  • ayaklı canavar deyimi

    çok yaramaz küçük çocuklar için kullanılan bir söz.

  • ayaklı kütüphane deyimi

    çok kitap okumuş, her konuda bilgisi olan kimse.

  • ayakta kalmak deyimi

    (1) Oturulan bir yerde oturacak yer kalmadığı için oturamamak.

    Örnek: Salon dolmuş, çoğu ayakta kalmıştı.

    (2) Oturulacak yer olduğu halde ayakta beklemek.

    Örnek: Müdür, 'lütfen buyurun, ayakta kalmayın' deyip yer gösterdi.

    (3) (yapı) yıkılmamak, çökmemek.

    örnek: Mimar Sinan'ın yapıları yüzyıllardır oldukları gibi ayakta kalmıştır.

    (4) Mec. (kişi) birçok acıya, sıkıntıya karşın gücünü yitirmemek.

    Örnek: Böyle ayakta kalmak büyük istençle olur.

  • ayakta tutmak deyimi

    (1) (bir kimseyi) oturulacak yer olduğu halde oturtmayıp ayakta bekletmek. örnek: Müdür onu yarım saat boşuna ayakta tutmuştu. (2) (bir şeyi) o şeyin bozulmasını, yıkılmasını önleyerek sürüp gitmesini sağlamak. örnek: Burayı ayakta tutan işçilerdir.

  • ayakta uyumak deyimi

    (1) aşırı yorgun ya da uykusuzluktan bitkinleşmek. örnek: İki gündür yoldayız, ayakta uyuyoruz. (2) aşırı şaşkın ya da dalgın olmak, kendinde olmamak. örnek: Bu çocuk ayakta uyuyor, iş göremez.

  • baş açık yalın ayak deyimi

    telaş nedeniyle, giyilecek şeyleri giymeden.

  • bin bir ayak bir ayak üstüne hepsi ayakta deyimi

    büyük bir insan kalabalığı, çok büyük kalabalık.

  • bir ayak evvel deyimi

    olabildiğince erken, bir an önce, beklemeksizin, hemen, çarçabuk.

  • bir ayak önce deyimi

    olabildiğince erken, bir an önce, beklemeksizin, hemen, çarçabuk.

  • bir ayak üstünde bin yalan söylemek deyimi

    ayaküstü bir konuşmada bile pek çok yalan söylemek.

  • bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek deyimi

    ayaküstü bir konuşmada bile pek çok yalan söylemek.

  • bu ayaklar koktu deyimi

    Argoda 'Bu yollar, bu hileler artık çok biliniyor, bunları kimse yutmaz' anlamında söylenir.

  • çarpık ayak deyimi

    uğursuz (kimse).

  • dayak yemek deyimi

    dövülmek, örnek: Camı kırınca ustasından dayak yedi.

  • dimdik ayakta durmak deyimi

    hiç yıkılmamak.

  • dört ayak olmak deyimi

    arg. domalmak.

  • dört ayak üstüne düşmek deyimi

    güç ve tehlikeli bir durumdan hiçbir zarar görmeksizin kurtulmak.

  • el ayak çekilmek deyimi

    herkes evine ya da bir yere çekilip ortalıkta hiç kimse kalmamak, örnek: Gece, sokaklardan el ayak çekilince tek başıma yürümeyi severim.

  • elden ayaktan düşmek deyimi

    yaşlanmak, yaşlılık yüzünden ya da sağlığının tümüyle bozulması nedeniyle çalışacak, yürüyecek gücü kalmamak, örnek: İnsan elden ayaktan düşeceği günleri de düşünmeli.

  • elden ayaktan kesilmek deyimi

    yaşlanmak, yaşlılık yüzünden ya da sağlığının tümüyle bozulması nedeniyle çalışacak, yürüyecek gücü kalmamak, örnek: İnsan elden ayaktan düşeceği günleri de düşünmeli.

  • eşeğe binmeden ayaklarını sallamak deyimi

    Bir işin daha başındayken, iş olmuş bitmiş, gerçekleşmiş gibi sevinmek.

  • kedi gibi dört ayak üstüne düşmek deyimi

    En zor, en tehlikeli durumdan zarar görmeden kurtulmak.

  • ön ayak olmak deyimi

     Bir işin yapılmasında ilk başlayan olup herkesi arkasından sürüklemek.?Haydi ön ayak olda koşsunlar biraz.?

Rasgele Deyim Videosu


Kavrama Göre Rasgele Deyimler

Kavramlar - 1 (6)

Kavramlar - 2 (6)


uzaktan eğitim öğrencileri

Deyim Kategorileri

Futbol Deyimleri

Birçoğumuzun en büyük tutkusu olan futbol ile hayatımıza giren deyimleri sizler için derledik...

Bilgisayar Deyimleri

Programlama algoritmalarının kodlanırken kullanıldığı programlama dili kavramlarını ve veri tabanı dili SQL...

Sağlık Deyimleri

Madem bu hayatta önce sağlık geliyor, o halde sağlıkla ilgili onlarca deyim de deyimler sözlüğümüzde yer al...

Motorcu Deyimleri

Hobisi motor olan motorsiklet düşkünlerinin kendi aralarında sıklıkla kullandıkları enteresan deyimlerin listesini...

Politika Deyimleri

Hayatımızın olmazsa olmazı, siyaset, politika ile ilgili jargonda yer alan deyimleri sizler için etüt edip, derleyerek...

Haber Deyimleri

5N-1K gibi en çok bilinen bir deyimin içinde bulunduğu haberler kategorisinde bakalım ilginizi çekecek başka ne deyimler yer...

Spor Deyimleri

Günlük hayatımızın vazgeçilmezlerinden birisidir spor. Hem sağlık için hem de görünümümüz için elzemdir spor yapmak. Futbol dışında...

Müzik Deyimleri

Ruhun gıdasıdır dediğimiz müzik ile ilgili günlük hayatımızda yer alan nice deyimler, nice sözler jargona girmiştir....

Alışveriş Deyimleri

Gel vatandaş gellll diye başlar alışveriş deyimlerimiz. Özellikle bayanları yakından ilgilendiren, damping, indirim, sezon sonu, seri sonu ve daha neler neler...


müzik listeleri

Rasgele Deyimler - 1 (4)

Rasgele Deyimler - 2 (4)


ingilizce tercümesi

En Çok Aranan Deyimler - 1 (8)

En Çok Aranan Deyimler - 2 (8)


müzik klipleri

İngilizce Deyim Örnekleri - 1 (3)

  • It's raining cats and dogs.

    Bardaktan boşanırcasına yağmur yağması.

  • A storm in a teacup.

    Bir kaşık suda fırtına kopartmak.

  • That ship has sailed.

    O treni kaçırmak. Çoook geç kalınması.

İngilizce Deyim Örnekleri - 2 (3)

  • Come rain or shine.

    Her ne olursa olsun.

  • Calm before the storm.

    Fırtına öncesi sessizlik.

  • Have your head in the clouds.

    Aklı bi karış havada olmak.